Süleyman'ı Temsilen... |
Gündüzlerin gecelere karıştığı
günlerde mutluluğun küçüğüne o kadar alışmışız ki büyüğünün nasıl bir şey
olduğunu unutmuşuz. Tatsızlık ve cenabetlik her yanımızı o kadar sarmış ki neyin
nasıl olması gerektiğiyle değil nasıl olduğu üzerine ahkâm kesmeye başlamışız.
İstediğimiz şeyi çok iyi bildiğimizden o kadar eminiz ki peşinden koştuğumuz
rüyaların karıncalanmış televizyon ekranına benzediğinin farkında değiliz.
Böyle durumlarda hayatımızın köşe başlarında duran ve en mahremimizi bilen
güzel insanlardan medet umar hale gelmişiz.
Benim güzel insanlarım Süleyman
ve Osman. Bu iki kafadar benim her şeyimi bilirler. Birbirlerine kardeş kadar
benzemelerine rağmen dünyaları farklıdır.
Bir laf var; gerçekler ve
doğrular vardır ama her gerçek doğru olmak zorunda değildir diye. Süleyman’ın
düşüncesel bakışını bu lafa bakarak anlayabiliriz. Doğruları direkt olarak laf
karıştırmadan insanın gözünün içine bakarak söyler. En sevmediği şey bir olay
anlatırken veya birisiyle herhangi bir konu hakkında laflarken karşısındaki
kişinin başka bir şeyle meşgul olması, bakışlarının ve ilgisinin başka yöne
kaymasıdır. Kişilerin onunla birebir muhatap olmak yerine diğer teknolojik
yollara veya başka kişilerin kibar bir dille tarafın ağzından çıkar gibi
yuvarlak kelimelerden oluşan cümleciklerle durum üzerine açıklamalar yapmasıdır.
İster ki insanlar ona karşı dürüst olsunlar, ona onun hak ettiğine inandığı
şekilde baksınlar, hor görmesinler.
Gerçeği görerek hareket etmesi
kafasının içinde dolanan tilkilerin ona sadık olmalarını da beraberinde
getirir. Onun kafasındaki tilkiler anarşik değil sistem yanlısıdır. Komün
halinde yaşarlar, aralarında muhtar ve ihtiyar heyeti seçimi yaparlar. Nüfusları
az olduğu için de mutlu mesut yaşarlar.
İyi insandır bizim Sülo, çocuğa
özgü bir saflık ve iyi niyet vardır içinde. Düşene bir de o vurmaz. İnsanın
bakışından derdinin ne olduğunu anlar. İsterse elinden geldiğince yardıma
koşar. Yeri geldiğinde de yüzüne karşı tüm olan biteni, kavramları karıştırmadan
acımasızca anlatır. Bir nevi gözünü açar adamın kızarak.
Severiz, güzel insan Süleyman’ı. En
son televizyonumun karıncalanan ekranını düzeltmek için bir saniye bile
düşünmeden çatıya çıktı anteni düzeltmek için. Baktım ekran aynı tas aynı hamam
zorla indirdim aşağı. İki tek attık kendimize geldik. İsterseniz size de gelir,
gocunmaz.