5 Şubat 2014 Çarşamba

İki Güzel İnsan 2…



Ne gündüz kalmış ne gece, ne zaman kalmış tanıdık ne de dost, yalnızlık almış başını gitmiş. Biz yine kalmışız kendimizle baş başa, küçük görünümlü tanımsız mutluluklarımızla. Değil bilip bilmediklerimizle ilgili ahkâm kesmek ağzımızdan kelimeler çıkmaya üşenir hale gelmiş. Sevdiğimiz mekânları hatırlamaz, kadim dostları tanıyamaz olmuşuz. Sorunlardan o kadar uyuşmuşuz ki farkındalık hissimizi bir rafa kaldırmışız, üstüne biriken tozları temizlemek bile zor gelmiş. Bu kadar derin yarıkları hissetmeye başladığımız ve iyiden iyiye karanlığa büründüğümüz anda hayatımın en güzel ikinci insanı Osman çıkagelmiş.

Önce şöyle bir uzaktan keser adamı Osman, ‘Noluyo lan!’ diyerekten. Sonra gelir yanına oturur, en incesinden sözle sataşır bambaşka bir konudan aklında kalan kırıntılarla. Sonunda dayanamaz patlar ‘Noldu olum!’ der. Klasik başlangıç budur, sonrasında anlatırsın ucundan az biraz, hemen o tipik tavrını takınır ve kendini en iyi tanımlayan sözü söyler ağzını büzerek, Karadeniz’de filosu varmış gibi ‘Kanka, boş ver sene yaaaaa!’

Osman’ın çok farklı bir tarzı vardır insan ilişkilerinde. En başta sizinle dalga geçiyor sanırsınız ya da ‘Ne kadar g.tü kalkık!’ dersiniz içinizden, bildiğiniz uyuz olursunuz yani. Ama bir yandan da şeytan tüyü vardır şerefsizde, kendine çeker hemen sizi. Tatlıdır velet, hem de tatlı dilli. Neyi, nerde, nasıl söylemesi gerektiğini iyi bilir. Öğretmeye kalkarsan da acımaz, itin g.tüne sokmaktan beter eder adamı. Keşke açmasaydım ağzımı dersin. Ukalalık iliklerine işlemiş ve insanı en sinir eden yanı bunu çok iyi bilmesidir.

Rahat adamdır Osman görünüşte, sanırsınız ‘sex and the city’ ‘deki gibi bir hayatı var, sanki lüx mahalle çocuğu. Biri gelir biri gider tilkilerinin, ötekisinin ne yaptığı belli değil. Dışarıdan sallamaz görünür ama yakından tanımak lazım gözlerindeki ışığın can çekişini iyice görebilmek için. Onun tilkileri oturmuş değillerdir, hep hareket halindedirler, anarşisttirler Osman için Osman’a rağmen. Dış görünüşü, gülen yüzü tamamen kamuflajdır içindeki çalkantıları gizleyen.

Biraz yavşaktır Osman ama bunu onun sıcakkanlılığına bağlayıp kötüye yormamak lazım derim ben hep. Okuryazardır kendisi, çok kültürlü çok bilgili görünümlüdür, içi hepten kofti de değildir ama çok abartmamak lazım. Şekilcidir tabii biraz doğal olarak, ister ki her şeyin en iyisi olsun, fazlası olsun eksiği olmasın. Onun hikâyesi külkedisi hesabı, yalnız kaldı mı balkabağına dönüşür her şey. İçi zengindir bakışı gibi hayatta duruşu gibi.

Severiz güzel insan Osman’ı. En son Süleyman’ın uğraşıp ta beceremediği şu televizyon meselesinden birkaç gün sonra bana uğradı ona da bahsettim durumdan. Abartmış olmayım yarım saat sonra bir tamirci dikildi kapıya. Meğersem önceden ayarlamış her şeyi Sülo’dan öğrenip. Tamirci geldi işini yaptı, ücretini ödedim gitti. Buda hayıflanıyor ‘Nasıl sürprizimi beğendin mi?’ diye. Pezo kıyak yapıyor sözde. Neyse iki nEFES aldı da keyfimiz yerine geldi. İsterseniz size de bir kıyak geçer ama şovunu da yapar.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder