Ne gündüz kalmış ne gece,
ne zaman kalmış tanıdık ne de dost, yalnızlık almış başını gitmiş. Biz yine
kalmışız kendimizle baş başa, küçük görünümlü tanımsız mutluluklarımızla. Değil
bilip bilmediklerimizle ilgili ahkâm kesmek ağzımızdan kelimeler çıkmaya üşenir
hale gelmiş. Sevdiğimiz mekânları hatırlamaz, kadim dostları tanıyamaz olmuşuz.
Sorunlardan o kadar uyuşmuşuz ki farkındalık hissimizi bir rafa kaldırmışız,
üstüne biriken tozları temizlemek bile zor gelmiş. Bu kadar derin yarıkları
hissetmeye başladığımız ve iyiden iyiye karanlığa büründüğümüz anda hayatımın
en güzel ikinci insanı Osman çıkagelmiş.
Önce şöyle bir uzaktan keser adamı Osman,
‘Noluyo lan!’ diyerekten. Sonra gelir yanına oturur, en incesinden sözle
sataşır bambaşka bir konudan aklında kalan kırıntılarla. Sonunda dayanamaz
patlar ‘Noldu olum!’ der. Klasik başlangıç budur, sonrasında anlatırsın ucundan
az biraz, hemen o tipik tavrını takınır ve kendini en iyi tanımlayan sözü
söyler ağzını büzerek, Karadeniz’de filosu varmış gibi ‘Kanka, boş ver sene
yaaaaa!’
Osman’ın çok farklı bir
tarzı vardır insan ilişkilerinde. En başta sizinle dalga geçiyor sanırsınız ya
da ‘Ne kadar g.tü kalkık!’ dersiniz içinizden, bildiğiniz uyuz olursunuz yani.
Ama bir yandan da şeytan tüyü vardır şerefsizde, kendine çeker hemen sizi.
Tatlıdır velet, hem de tatlı dilli. Neyi, nerde, nasıl söylemesi gerektiğini
iyi bilir. Öğretmeye kalkarsan da acımaz, itin g.tüne sokmaktan beter eder
adamı. Keşke açmasaydım ağzımı dersin. Ukalalık iliklerine işlemiş ve insanı en
sinir eden yanı bunu çok iyi bilmesidir.
Rahat adamdır Osman
görünüşte, sanırsınız ‘sex and the city’ ‘deki gibi bir hayatı var, sanki lüx
mahalle çocuğu. Biri gelir biri gider tilkilerinin, ötekisinin ne yaptığı belli
değil. Dışarıdan sallamaz görünür ama yakından tanımak lazım gözlerindeki
ışığın can çekişini iyice görebilmek için. Onun tilkileri oturmuş değillerdir,
hep hareket halindedirler, anarşisttirler Osman için Osman’a rağmen. Dış
görünüşü, gülen yüzü tamamen kamuflajdır içindeki çalkantıları gizleyen.
Biraz yavşaktır Osman ama
bunu onun sıcakkanlılığına bağlayıp kötüye yormamak lazım derim ben hep. Okuryazardır
kendisi, çok kültürlü çok bilgili görünümlüdür, içi hepten kofti de değildir
ama çok abartmamak lazım. Şekilcidir tabii biraz doğal olarak, ister ki her
şeyin en iyisi olsun, fazlası olsun eksiği olmasın. Onun hikâyesi külkedisi
hesabı, yalnız kaldı mı balkabağına dönüşür her şey. İçi zengindir bakışı gibi
hayatta duruşu gibi.
Severiz güzel insan
Osman’ı. En son Süleyman’ın uğraşıp ta beceremediği şu televizyon meselesinden
birkaç gün sonra bana uğradı ona da bahsettim durumdan. Abartmış olmayım yarım
saat sonra bir tamirci dikildi kapıya. Meğersem önceden ayarlamış her şeyi Sülo’dan
öğrenip. Tamirci geldi işini yaptı, ücretini ödedim gitti. Buda hayıflanıyor
‘Nasıl sürprizimi beğendin mi?’ diye. Pezo kıyak yapıyor sözde. Neyse iki nEFES
aldı da keyfimiz yerine geldi. İsterseniz size de bir kıyak geçer ama şovunu da
yapar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder